7 Aralık 2010 Salı

Kelebek Misali

Gönderen Eleneda zaman: Salı, Aralık 07, 2010
Küçükken kelebek yakalamaya çalıştınız mı? Hem de benim gibi poşetle:)
Ben bu işi her köye gittiğimde yapardım.Becerebildim mi? Nadir de olsa evet ama yakalamamla bırakmam bir olurdu. Nedense kıyamazdım bu narin varlıklara.Sanki seslenir gibi, gözyaşları varmış gibi gelirdi çocukluk işte...
Aynı işlemler sırayla kara ve sivri sineklere de yapılırdı ama onlara acımak yok.Bir de sorguya çekeredim yakaladıklarımı.Poşetin içinde sağa sola çarparak çıkmaya çalışan sineklere 'Söyle sen mi yedin benim ayağımı  söyle çabuk' diye bir de fırça atardım. Sonları ne mi olurdu?...Kelebekler kadar şanslı değillerdi. İnsanoğlunun içindeki en tehlikeli duygulardan biri olan intikam çocukça akılla böyle alınırdı.
O günlerden bilinçaltında kalanlar nedeniyle midir nedir bu hayatta kıyamadığım en sevdiğim varlığımın odasında da kelebekleri kullandım.Benim için en narin en temiz ne varsa o'ydu işte...


Benim minik kelebeğimin odasında da bol bol kelebek var. Aslında kelebeklere benzesin mi tabi ki hayır...Bu kadar kısa ömürlü canlıların bazı türleri(ki 150.000 den fazla türü var) göç edebiliyorlar ama bu göç tek yönlü oluyor geri dönüşleri olmuyor.İşte işin burasından pek hazetmedim:)
Benim minik kelebeğim de tırtıl halinden çıkıp büyümeye başladı bile.Bir gün bu dolap kapaklarını açıp benim de annemi yediğim gibi 'Anne ben bugün ne giyeceğim' diyecek mi acaba:)Su misali zaman işte...

2 yorum:

nihan karaaslan dedi ki...

Benim arkadaşım ne kadar iyi bir yazarmışta haberimiz yokmuş...
Zevkle bütün yazıları takip ediyorum canım...
Keşke daha erken başlasaydın...
Ama sen bu hızla yetişirsin :)

Eleneda on 19 Aralık 2010 22:53 dedi ki...

canım benim çok teşekkür ederim.Beğendiğine çok sevindim:)

 

ELENEDA Copyright © 2010 Design by Ipietoon Blogger Template Graphic from Enakei