23 Ocak 2011 Pazar

Etik mi Değil mi?

Gönderen Eleneda zaman: Pazar, Ocak 23, 2011 0 yorum
Anılarım geldi aklıma yine bir telefon görüşmesinden sonra...Çok yakın bir arkadaşımın eşi şu an iş arama döneminde ve bu süreç bana göre uzun oldu.Bana göre diyorum çünkü özellikleri iyi elemandır kendisi:)Yüksek lisansı,dili,bilgisayarı,iş deneyimleri....Bu listeyi daha da uzatırım...Üstelik en önemli özelliği ERKEK!!!Evet erkek-kadın ayrımı her zamanki gibi iş dünyasında da karşımıza çıkar özellikle işe alım sürecinde önemli bir faktördür.Bunları bankadan ayrıldıktan sonraki iş arama döneminde bizzat yaşamış bir insanım.Çünkü görüşmeye gidip de muhtemelen olur bu iş dediğim bütün işlerde sonradan öğrendim ki yerime tercih edilen aday aynı yaş döneminde aynı eğitim düzeyinde ama ERKEK ve BEKAR!!!Bakın bir büyük harfle yazılan bir özellik daha çıktı karşıma...BEKAR!!!Biz kadınlara nedense 'Bu hemen çocuk doğurur' diye bakıldığı için...Bakıldığı kelimesi az gelir.Gittiğim görüşmelerden çıkardığım istatistiki sonuca göre( e ekonometri okuduk bi faydasını görelim) 15 iş görüşmesinin sadece 1 tanesinde 'Elif Hanım ne zaman çocuk yapmayı düşünüyorsunuz' sorusuyla karşılaşmadım. O kadar şaşırmıştım ki görüşmeden çıktıktan sonra 'Bu görüşmede bir eksiklik oldu' cümlesini kurmuştum. Hatta iyi bir bankanın yüksey düzeyli bir müdürü görüşmede bana Türkiye'deki çalışan kadınların 2 sene evli kaldıktan sonra 3. sene içinde çocuk doğurduğunun,benim de bu çocuk doğurma döneminde olduğumu söylemişti.Çok şaşırmıştım ve bir o kadar da utanmıştım.Nedenini bilmiyorum açıklayamıyorum yada kelimelerle ifade edemiyorum ama kelli felli adamların karşıma geçip ne zaman çocuk yapmayı düşünüyorsunuz diye sorduğunda gerçekten verecek cevap da zorlanıyordum. Yani önceliğimin iş olduğunu,çocuk planının şu an gündemimde olmadığını kibar bir dille açıklamaya çalışıyordum ama karşındaki insanı bu konuda nasıl ikna edileceğini inanın hala bilmiyorum.Evet yönetici olsam ben de birlikte çalışacağım insanların beni yarı yolda bırakmasını istemem.Böyle bir endişem varsa da evli bayanları görüşmeye çağırmam.Bu zaman kaybı değil mi sizce?Direk bekar erkekleri hadi araya da birkaç tane bekar bayanı (Görüntüde eşitlik olsun diye)  alarak yaparım mülakatlarımı.Mülakata katılan her iki taraf için  de kolaylık olmaz mı?
Bir gün tvde izlemiştim.Ünlü bir İK'cı da benim gibi aynı soruyu soruyordu.Etik mi değil mi?O etik olmadığı taraftarıydı.Ben de iş arayan kısmından bakınca aynı görüşteyim aslında ya da şöyle diyeyim.Verilen cevaplarla ikna edicilik yüzdesi en düşük özel bir soru çeşidi...Bekarken gittiğim 2. iş görüşmesinde işe alınmıştım.O nedenle cahilim kusura bakmayın ama bekar bayanlara da ne zaman evlenmeyi düşünüyorsunuz gibi bir soru soruluyor mu acaba?Çünkü evlenince de 'Eşim çalışmamı istemiyor' dilekçesiyle ihbar süresi falan beklemeden ertesi gün işe gelmeme hakkınız var.Hem de çatır çatır da tazminatınızı alarak...Gerçekten merak ettim şimdi...Bekar bayanlara ne gibi saçma sorular soruluyor acaba.....

20 Ocak 2011 Perşembe

İlk Doğum Günümüz...

Gönderen Eleneda zaman: Perşembe, Ocak 20, 2011 0 yorum
Ve bu da ilk pastamız...Pardon pasta demek haksızlık olur değil mi? Benim gözümde sanat eseri:) Tabi insanın emeği de geçince bu esere daha bir başka oluyor. Kaç kare fotoğrafını çektim hatırlamıyorum.Yeme de yanında yat denilen şey bu olsa gerek:) Çok içime sindi.Tabi büyük emeği geçen Kübra'ya da teşekkür etmeden geçemiyeceğim. Portföyünde daha ne pastalar var bir bilseniz...
Pastamızın şeklini aylar önceden belirlemiştim aslında.Konsepte uygun tabi ki kelebek olacaktı ama nasıl yapılır diye de düşünmeden edemiyordum.Doğum günü alışverişi için gittiğim eminönü gezisinde de kelebek kalıba rastlayamayınca yapacak birşey yoktu.4 adet hazır pasta kekinden işte bu rengarenk kelebek ortaya çıktı.Daha ne cümleler kurarım pasta üstüne ama sıkmıyayım daha fazla...Herşeyin ilki daha  bir heyecanlı oluyor işte..Acaba nasıl olacak diye kendimi yedim bitirdim olsun o kadar değil mi?


                  Bir de cupcakelerimiz var tabi.Bu sefer şekil olarak daha başarılıydı itiraf etmeliyim....



Aile büyüklerimiz,sevdiklerimizle güzel bir doğum günü geçirdik.Eğlenceliydi.En azından yeğenlerim,mıstık ve edoş sıkılmadılar arıza çıkarmadılar.Balonlarla oynayıp durdular.Hele Edoş beklediğimden daha iyi bir performans çıkardı.Uyku zamanına denk gelmesine rağmen çok mutluydu.Babamızla dans bile ettiler.Galiba kendi adına birşeyler olduğunun farkındaydı.Bizim kelebek zaten ilgi alakaya bayılır.O gece de sevgi kelebeği oldu çıktı işte:)






Gecenin sonunda bizim de misafirlerimize küçük hediyelerimiz vardı.Minik kelebeğimin resminin olduğu çerçeveler hazırladım,sevdiklerimizle paylaştım.Onların yüzündeki gülümsemeleri,dudaklarından dökülen 'ne kadar güzel olmuş,ne iyi düşünmüşsün' kelimelerini duyunca yorgunluk bir anda silindi,yerini kocaman mutluluğa bıraktı.


Bu güzel günümüzde yanımızda olan,yardımlarını esirgemeyen herkese çok çok teşekkürler.Herkes çok keyifli ayrıldığına göre birşeyler güzel olmuş demektir.Gecenin ortak bir cümlesi vardı:'Ne çabuk 1 sene oldu'...Hep aynı cümleyi duyunca zaman hiç geçmesin istedim birden...Yaşlanıyorum galiba ya da annem haklı çıkıyor yine ,'anne olunca anlarsın' sihirli cümlesi vuku buluyor..

19 Ocak 2011 Çarşamba

Ve Nihayet....

Gönderen Eleneda zaman: Çarşamba, Ocak 19, 2011 0 yorum
Yine ipin ucunu kaçırmışım ayrılıkta...Günler günler olmuş yazmayalı.Halbuki o kadar çok  not alınmış yazı var ki ama bir araya getirecek elif yok ortada...Birikmişliğin vermiş olduğu bir patlama durumu hakim tabi.Çok hareketli ve bereketli bir dönem geçirdim aslında.Başta minik kelebeğimin doğum günüydü mesela.Sonra minik Ömer geldi aramıza.(Annesi start dediği anda şeker çalışmaları başlayacak ve büyük bir keyifle buradan paylaşacağım inşallah.)Araya bir de kısa bir uludağ gezisi sığdırdık (Ahmet amca ve Kübra teyzeyle)ki en keyiflisiydi aslında çünkü Edoş'un karla ilk buluşmasıydı,güzel mi güzeldi mıstık olsaydı daha da güzel olurdu.Bir de lise arkadaşlarıyla buluşma vardı tabi.Çocukların yaşları ay farkıyla olunca tam bir oyun grubu,keyifli bir buluşma oldu. Hala tebessüm ederek yazıyorsam bu yazıları hepsinden keyif almışım demek ki...Daha da önemlisi Eda hanım bu hareketin içinde tempoya öyle alıştı ki sabah uyandığında artık direk dış kapıya gidiyor siz düşünün artık:)
Babamız harekete devam etti soluğu yurt dışında aldı,gelmesine de saatler kaldı nihayet.Edoşla dört gözle bekliyoruz:)
Aslında bu kadar yazamamın sebeplerinden biri de bilgisayar arızalarımdı.Emektar Hp'mi aşağılayıp rengine kanıp aldığım Toshiba bilgisayar daha 1. ayında yarı yolda bıraktı beni.Allah toshiba servisin eline düşürmesin zaten,kavga etmeden bilgisayar tamir edilmiyor galiba.Tabi içindeki resimler falan da gitti hadi onlar yedekliydi de  en çok eda doğduğundan beri tuttuğum günlüğe acıdım.İlk diş,İlk anne,ilk emekleme,İlk,İlk,İlk...hepsi gitti şimdi hafızamı zorlayarak olaylardan tarihleri çıkarmaya çalışıyorum. Astrolojiye çok fazla inanmam ama bazen takılır dinlerim.İşte o dinlemelerimden birinde gezegenlerin bazı konumlarından dolayı elektrikli aletlerin bozulacağını söylediler ertesi gün 2 bilgisayar bir de telsiz telefon bozulmasıyla karşı karşıya kaldım:( Şimdi gel de etkilenme...
Neyse şimdi güzel haberler ve güzel resimlerle devam edeceğim.Aman bilgisayarım bozulmadan bir an önce ben çalışmalara başlıyayım nolur nolmaz...

7 Ocak 2011 Cuma

İçim Dışım Tarih...

Gönderen Eleneda zaman: Cuma, Ocak 07, 2011 2 yorum
Toz kokan herşeyi severim.O toz kokusu buram buram tarihi hatırlatır bana.(Bir de Beyazıt Kütüphanesini...)Oldum olası favorimdir  tarih dersleri,tarih içinde biyografi bir de...Bazen dozunu kaçırdığım da olur ne mutlu ki...Ne mutlu ki diyorum çünkü inanılmaz dipnotlar dersler çıkar tarihten.
Hepimizin bir tarihi yok mu aslında yaşanmışlıklarımız mesela bu da bir tarih değil mi?İlla önemli bir devlet adamı yada padişah ya da önemli bir yer mekan olması mı gerekiyor?Yaşadığımız dün aslında en yakın tarihimiz değil mi?Geriye dönüp baktığımız her saniye tarihin en küçük parçası değil mi aslında?İşte bu en küçük parça ne kadar büyük bir iz bırakıyor önemli olan da bu.Bir bakmışız o izler hayatımızın yönünü belirlemiş yol haritamızı çizmiş de haberimiz yokmuş.(Toz dedik nerelere geldik yine...)Bu ara yine bir iç içe olmuşum tarihle..
  • Can Dündar 'Lüsyen'e başladım.Fena gitmiyor(Kitabı bitirince daha uzun yorumlar yazarım inşallah).
  • 'Öyle bir geçer zaman ki'izliyorum.(Konusu her ne kadar sinirlerimi bozsa da annemden babamdan dinlediğim eski İstanbulu görmek,çok özlediğim üniversitemin bahçesini görmek,anfileri tekrar solumak iyi geliyor ruhuma...).
  • E İstanbul Hatırası bitti malum.İstanbul'u bir başka gözle keşfettik.İşte o keşif Eminönü alışverişinde Mercan kapalı otaparkının en üst katına sürükledi beni.Herkese şiddetle tavsiye ederim,otaparkın en üst katından bakın İstanbul'a bir de...
  • Bir de 'Muhteşem Yüzyıl'çıktı başımıza şimdi.O kadar çok reklamı yapıldı ki benim gibi tarih meraklıları ister istemez etkilenmiştir eminim.Beğendim mi 'cık'.Evet Harem dairesi hikayeleri her zaman öne çıkar etkileyici gelir ama ben Osmanlı tarihinin en gözde aralığının sırf bu konu üstüne yoğunlaşarak anlatılması taraftarı değilim.Ben aslında dizideki sahnelerden biri olan Kanuni'nin deri haritayı yere koyarak  yaptığı konuşmalardan,sadrazamlar arasındaki diyaloglardan istiyorum.Tabi Hürrem'in entrikaları da tuz biber olur o ayrı...'Meral Okay duy sesimi:)'
 Bu ara dersimiz tarih anlaşılan.Aslında yakın zaman planlarım içinde bir de fotoğraf çekimleri eklenecek bu toz kokusuna daha da güzel olacak umarım:)Kendimi kınıyorum 4 sene bahçesine bitişik okuyup da bir Süleymaniye Camii gezisi yapmadığım için...İşte o gezi beynimi kemirip duruyor en kısa zamanda yaparım inşallah...
Bu yazılara bir de fotolar ekleyerek görüşmek üzere...

2 Ocak 2011 Pazar

Aslında ben bugün doğmuşum...

Gönderen Eleneda zaman: Pazar, Ocak 02, 2011 2 yorum
Aslında ben bugün doğmuşum...Bütün tarihler yalan olmuş...
02.01.2010...Saat 07.15...Bütün zaman durmuş.Ne 15 Ekim ne de 22 Nisan hepsinin pabucu dama atılmış..O da laf mı?Bütün zaman durmuş, Eda gelmiş kucağıma konmuş...Çekilen bütün acılar yok olmuş bütün korkular bütün kötülükler kapıdan kovulmuş..Mis gibi,tertemiz bir melek konmuş...
İşte o melek bugün 1 yaşında...İyi ki doğmuş....
 

ELENEDA Copyright © 2010 Design by Ipietoon Blogger Template Graphic from Enakei